x
image not found

AĞRI DOST MU DÜŞMAN MI?

Ağrı, insan vücudunun bir savunma mekanizması olarak hizmet eden karmaşık bir biyolojik fenomendir. Biyolojik ve psikolojik faktörlerin birleşimi sonucu ortaya çıkan bu his, aslında vücudun bir uyarı sistemidir. Ağrı, çoğu zaman kaçınılması gereken bir durum gibi görünse de, ona yaklaşımımızı değiştirmek ve altında yatan nedenleri araştırmak, sağlığımızı koruma yolunda önemli bir adımdır. Birçok kişi ağrıyı hemen ortadan kaldırmaya çalışsa da, ağrının asıl işlevi olan uyarıcı rolü göz ardı edilmemelidir.

Ağrı, genellikle dokularda bir hasarın veya işlev bozukluğunun belirtisidir. Bu hasar, kesiklerden kas zedelenmelerine, sinir hasarından iç organlarda gelişen problemlere kadar geniş bir yelpazede olabilir. Ağrı, beyne bir sorun olduğunu ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini bildiren bir alarm sistemi gibi çalışır. Bir çalışma, akut ağrının yüzde 80'inin, vücutta ciddi bir sorun olduğunu belirten erken bir işaret olduğunu göstermiştirrıyı Baskılamak: Sorunu Gizlemek Ağrıyı ortadan kaldırma eğiliminde olduğumuzda, genellikle ağrı kesicilere başvururuz. Ancak ağrı kesiciler, sadece semptomları bastırarak geçici bir rahatlama sağlarlar. Vücudumuzun bize göndermeye çalıştığı sinyalleri duyamaz hale geliriz. Amerikan Tıp Derneği'nin (AMA) yaptığı araştırmalara göre, sürekli ağrı kesici kullanımının yüzde 30 oranında, ağrının kronikleşmesine ve altta yatan problemin daha da kötüleşmesine yol açabileceği bulunmuştur . Bu da ki, ağrıyı baskılamak yerine kaynağını bulmak daha sürdürülebilir bir yaklaşım olabilir.
Ağrı, sadece fizyolojik bir olay değildir. Psikolojik durumumuz da ağrının şiddetini ve algısını etkiler. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) yaptığı bir rapora göre, kronik ağrı yaşayan bireylerin yüzde 50'sinden fazlası depresyon, anksiyete veya uyku bozuklukları gibi psikolojik sorunlar yaşamaktadır . Bu, ağrının hem de zihin üzerindeki etkilerini dikkate almamız gerektiğini gösterir. Dolayısıyla, ağrıyı sadece fiziksel bir sorun olarak değil, bütüncül bir yaklaşımla ele almak önemlidir.
Ağrı, genellikle bir problemin yüzeyde görünen kısmıdır. ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün (NIH) yaptığı bir çalışmada, kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarının yüzde 60'ının ağrı şikayetleriyle ortaya çıktığı, ancak altta yatan esas sorunun biyomekanik dengesizlikler, yanlış postür veya kas zayıflığı olduğu saptanmıştır . Ağrı, vücudun bu işlev bını düzeltmemiz için bir çağrıdır. Örneğin, sık sık bel ağrısı yaşayan bir kişinin asıl sorunu kötü duruş veya zayıf karın kasları olabilir. Bu durumda, ağrı kesici kullanmak sorunu çözmez, ancak fizik tedavi gibi kalıcı çözümler ağrıyı doğal yollardan giderebilir.

Kronik ağrı dünyadaki en yaygın sağlık sorunlarından biridir. Global Burden of Disease raporuna göre, dünya genelinde yaklaşık 1,5 milyar insan kronik ağrı çekmektedir . Kronik ağrının altında yatan nede tedavi sürecinde başarıyı yüzde 40 artırmaktadır.

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, ortalama bir kişi yaşamı boyunca 11.000'den fazla kez ağrı kesici kullanmaktadır . Ancak araştırmalar, ağrı kesici ilaçların nden fazlasının, sorunu sadece geçici olarak çözerek vücudun uyarı sistemini devre dışı bıraktığını göstermiştir.

European Pain Federation, akut ağrının nedenini araştırıp tedavi eden bireylerin, ağrılarının kalıcı olarak çözülme oranının yüzde 75 daha yüksek olduğunu bildirmektedir .

Ağrı, vücudun bize bir şeylerin yanlış gileme şeklidir. Ağrıyı bir düşman gibi görmek yerine, onu vücudun sağlıklı kalma çabalarının bir parçası olarak ele almalıyız. Ağrının nedeni araştırılmadan sadece semptomları bastırmak, sorunun daha da büyümesine ve kronikleşmesine yol açabilir. Ağrı kesici ilaçların aşırı kullanımı, sorunu çözmek yerine genellikle geçici bir rahatlama sağlar. Bu nedenle, ağrıyı başımızdan def etmek yerine, onun arkasında yatan nedenleri anlamaya ve çözmeye çalışmak, uzun vadede sağlığımız için çok daha faydalı olacaktır.