“Saygı duymak zorundasın, sevmek zorunda değilsin” diyenlere “Ot değilsin, yeniden bitmezsin” diyorum. Sen sevmezsen işini, takım arkadaşını, kalemini, masanı…ne farkın olur tüm gün kıpırdamadan duran kapının ardındaki vestiyerden!
Her zaman olumlu tutumda, saygılı ol, yumuşak ol ve dosdoğru ol. Bir konu hakkında her zaman en doğru bilgiyi ver. Kimseyi yanıltma, kandırma. Bildiğin gerçek neyse, onu söyle.
Bunu bilmek vezir, bilmemek rezil eder.
Kurumsal zarafet, tüm çalışanların hem takım arkadaşları, hem de diğer firma temsilcileri için tevazu, olgunluk, nezaket ve görgü kuralları içerisinde sözlü, yazılı, görsel tüm iletişimini, kurumsal değerlere ve kurum kültürüne uygun olacak şekilde oluşturmasıdır. Üstten alta doğru gelişen ve kurum kültürünü yansıtan davranış kalıpları sadece bir kişinin uygun olmayan davranışı sebebi ile yerle bir olabilir; ya da bir çalışanın olumlu davranışı ile bambaşka bir farkındalık yaratılabilir.
Kurumsal zarafet; işyerinde mutluluğun sırrı.
Kurum içerisinde çalışanların birbirine samimi, doğan, yapıcı ve ilgili tutumu ekip içerisindeki verimi önemli ölçüde etkilerden kurumsal zarafete uygun olarak değerlendirilecek davranış kalıplarının dışında olumsuz nitelendirilebilecek davranışlara sahip bir çalışan ekip içerisindeki sinerjiyi olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Kurumsal zarafet, tevazu, olgunluk, nezaket, güleryüz ile ifade bulduğunda, şirketi, çalışanların mutlulukla çalıştığı ve olmak istediği yer olarak tanımlamak mümkündür. Toplumsal nezaket kurallarına uygun davranmak, onurlandırmak, takdir etmek ve paylaşımcı tutumda olmak, ekibin birbirine ve şirkete olan bağlılığını arttırmada büyük rol oynar.
Bilgini paylaş, sevgini paylaş, derdini paylaş
Kova boşalmadan dolmuyor. Sen bilgini paylaşırsan yeni bilgi sana geliyor. Evren işte böyle mucizevi bir dengede yürütüyor işleri. Bu yüzden korkma bilgini, derdini, sevgini paylaşmaktan. Paylaştıkça zenginleşen ruhunla sen eminim liderliğini çok seveceksin.
Yanlış Yere odaklanma
İnsanlar, doğuştan kendilerini düşünen varlıklardır. Bir ekibi bölen bireyselleşmenin önüne ancak ekiptekilerin kendi ihtiyaçlarından ziyade ortak sonuçlara odaklanmasını sağlayarak geçebilirsiniz. Kişisel çıkarlara dayalı yanlış yere odaklanmalar, ekiplerin sonunu getirebilir. Bunları gözden kaçırmamak ve çözmek gerekir.
Ekiplerimizin kazanmasını istediğimiz kadar, bireyler olarak da temel bir düzeyde kazanç elde etmek isteriz. Ancak iyi ekiplerde herkes başarılı olmadan kimse mutlu olamaz, çünkü bir grup olarak ortak sonuçlarını elde etmelerini tek yolu budur. Bu, bireysel egoların ekip başarılarından daha az önemli olduğunu gösterir.